"Bedel ödettiklerini sananlar kendileri bedel ödeyeceklerdir"
Bedel ödettiklerini sananlar kendileri bedel ödeyeceklerdir" Cumhurbaşkanı Erdoğan Tıp Bayramı buluşmasında konuştu.

"Bedel ödettiklerini sananlar kendileri bedel ödeyeceklerdir"


Cumhurbaşkanı Erdoğan Tıp Bayramı buluşmasında konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları; Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Daha önceki saldırılar halka açık mekanlarda gerçekleşmekle birlikte hepsinin de özel hedeflerinin olduğunu görüyoruz. Suruç'ta, Ankara Garı'nda, İstanbul Sultanahmet'te yine Ankara Merasim Sokaktaki saldırıların hepsini de belirli hedeflere yönelik değerlendirebiliriz. Ancak son saldırı Ankara'da yaşayan veya Ankara'ya yolu düşen herkesin bulunma ihtimali olan bir yerde, pazar gibi insan çeşitliliğinin zirvede olduğu bir günde kalabalığın en fazla olduğu akşam saatlerinde gerçekleştiriliyor. Kızılay'daki eylem şu veya bu kesime değil, doğrudan toplumun tamamına yönelik bir saldırı olması dolayısıyla yani toplumun özetine yönelik bir saldırı olması dolayısıyla terör örgütünün gerçek yüzünü gösteren bir hadisedir" Elinde silahı olan teröristle, unvanını ve kalemini teröre destek olma noktasında kullananların arasında fark yoktur. Unvanının Milletvekili olması, gazeteci olması STK yöneticisi olması, o kişinin aslında bir terörist olduğu gerçeğini değiştirmez. Tetiği çeken terörist olabilir ama teröristin amacına ulaşmasını sağlayan bunlardır. Terör örgütlerine destek verenlerin adliyenin bir kapısından girip, diğerinden çıkmasına tahammül edemeyiz. Terör tanımını, terörist tanımını en kısa sürede yeniden yapılarak Ceza Kanunumuza derç etmeliyiz diye düşünüyorum. Terör örgütlerine destek verdikleri için güvenlik güçlerimizce yakalanan kişilerin adliyenin bir kapısından girip, diğerinden çıkıp gitmesi artık tahammül edebileceğimiz bir durum değildir. Bu mesele düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü veya örgütlenme özgürlüğü meselesi değildir." Ya bizim yanımızda olacaklar ya da teröristlerin yanında yer alacaklar. Bu işin ortası yoktur. İçeride ve dışarıda bize bedel ödettiklerini sananlar kendiler asıl bedeli ödeyeceklerdir. Türkiye'nin önünü kimse kesemeyecektir. Terörün üstesinden geleceğimize inanıyorum. Acı hadiseyi siyasi rant haline getirmek isteyenleri millet affetmeyecek. 'Programı iptal mi etsek?' dediler. 'Teröristleri mi sevindireceğiz?' dedim. Yolumuza aynen devam edeceğiz. KONUŞMANIN TAM METNİ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütlerine destek verdikleri için güvenlik güçlerimizce yakalanan kişilerin adliyenin bir kapısından girip, diğerinden çıkıp gitmesi artık tahammül edebileceğimiz bir durum değildir. Bu mesele düşünce, basın veya örgütlenme özgürlüğü meselesi değildir. Bu mesele Kızılay'daki son saldırıda da görüldüğü gibi topyekün milletimizin hayatına kasteden alçaklarla daha etkili mücadele edebilme meselesidir" dedi. Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde doktorlarla akşam yemeğinde bir araya geldi. Burada konuşan Erdoğan, sözlerine, dün Ankara'da yaşanan menfur saldırıyı bir kez daha şiddetle kınadığını belirterek başladı. Saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı dileyen Erdoğan, saldırıda yaralanan vatandaşlara ise acil şifalar temennisinde bulundu. Ankara'nın Kızılay semtinin rastgele bir yer olmadığını belirten Erdoğan, Kızılay'ın tüm Ankara'nın, hatta tüm Türkiye'nin ortalamasını temsil eden sembolik bir merkez olduğunu söyledi. Ankara'da ikamet eden veya buraya yolu düşen her vatandaşın, bir şekilde Kızılay'a uğradığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Daha önceki saldırılar halka açık mekanlarda gerçekleşmekle birlikte hepsinin de özel hedeflerinin olduğunu görüyoruz. Suruç'ta, Ankara Garı'nda, İstanbul Sultanahmet'te yine Ankara Merasim Sokak'taki saldırıların hepsini de belirli hedeflere yönelik değerlendirebiliriz. Ancak son saldırı Ankara'da yaşayan veya Ankara'ya yolu düşen herkesin bulunma ihtimali olan bir yerde, pazar gibi insan çeşitliliğinin zirvede olduğu bir günde, kalabalığın en fazla olduğu akşam saatlerinde gerçekleştiriliyor. Kızılay'daki eylem şu veya bu kesime değil, doğrudan toplumun tamamına yönelik bir saldırı olması dolayısıyla, yani toplumun özetine yönelik bir saldırı olması dolayısıyla, terör örgütünün gerçek yüzünü gösteren bir hadisedir. Erkeğiyle kadınıyla, genciyle yaşlısıyla, öğrencisiyle çalışanıyla, Kürt'üyle, Türk'üyle, Alevisiyle, Sünnisiyle velhasıl 79 milyon vatandaşımızın her biriyle, burada o tamamın özeti var ve o saldırının hedefi olmuştur." - "Terör, terörist tanımı yeniden yapılmalı" Bugüne kadar bir millete savaş açıp da kazanan hiçbir terör örgütünün, teröristin olmadığına dikkati çeken Erdoğan, "Elinde silahı, bombası olan teröristle, konumunu, kalemini, unvanını, amacına ulaşabilmesi için teröristin emrine verenin de hiçbir farkı yoktur. Unvanı milletvekili, akademisyen, yazar, gazeteci, sivil toplum kuruluşu yöneticisi olması o kişinin aslında bir terörist olduğu gerçeğini değiştirmez. Bombayı patlatan, tetiği çeken terörist olabilir ama o eylemin amacına ulaşmasını sağlayan işte bu destekçiler, yardakçılardır" diye konuştu. "Terör, terörist" tanımının yeniden yapılarak, ceza kanununa derç edilmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu: "Terör örgütlerine destek verdikleri için güvenlik güçlerimizce yakalanan kişilerin adliyenin bir kapısından girip, diğerinden çıkıp gitmesi artık tahammül edebileceğimiz bir durum değildir. Bu mesele düşünce, basın veya örgütlenme özgürlüğü meselesi değildir. Bu mesele Kızılay'daki son saldırıda da görüldüğü gibi topyekün milletimizin hayatına kasteden alçaklarla daha etkili mücadele edebilme meselesidir." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Böylesine acı bir hadiseyi siyasi rant devşirme vesilesine dönüştürmeye çalışanları da milletimiz asla unutmayacak ve affetmeyecektir. İçeride ve dışarıda bugün bize bedel ödettiklerini sananlar, gerçek bedeli kendileri ödeyeceklerdir. Bunun da böyle bilinmesini isterim" dedi. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Tıp Bayramı münasebetiyle doktorlarla bir araya geldiği yemekte, ülkedeki ve dünyadaki birtakım çevrelerin yol ayrımında olduğunu belirterek, "Ya bizim yanımızda olacaklar ya da teröristlerin yanında yer alacaklar. Bu işin ortası yoktur. 'Ama, fakat' ile başlayan açıklamaları, bu yöndeki tavırları 'teröristin yanında yer almanın ikrarı' olarak görüyoruz" ifadesini kullandı. Doğu ve Güneydoğu'da terör örgütüne karşı operasyonlar yürüten güvenlik güçlerine tebrik ve teşekkürlerini ifade eden Erdoğan, Allah'ın yardımı ve milletin duasının onlarla birlikte olduğunu söyledi. Erdoğan, dün akşam gerçekleşen "Uluslararası İyilik Ödülleri Töreni"nde ödül alan, terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonlarda yaralı silah arkadaşının üzerine yatarak siper olan Jandarma Uzman Çavuş İsmail Ertem'e de değindi. Ertem'in ödül aldığını anımsatan Erdoğan, "İsmail 24 yaşında, 3 çocuğu var. Orada, hayatını sadece o terör mücadelesi esnasındaki ağabeyinin üzerine kapaklanarak, adeta feda-i can edecekti. Dün akşam da güzel ifadeler kullandı. 'Bir tane İsmail yok, binlerce onbinlerce İsmail var' dedi. Evelallah binlerce, onbinlerce İsmaillerle, biz geleceğe yürüyeceğiz. Türkiye'nin önünü bu noktada kimse kesemeyecektir" diye konuştu. - "Bedel ödeme günü geldiğinde hayvandan daha aşağı bir konuma düşecekler" Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet ve millet olarak el ele vererek, terör musibetinin üstesinden gelineceğine yürekten inandığını dile getirerek, şöyle devam etti: "Böylesine acı bir hadiseyi siyasi rant devşirme vesilesine dönüştürmeye çalışanları da milletimiz asla unutmayacak ve affetmeyecektir. İçeride ve dışarıda bugün bize bedel ödettiklerini sananlar, gerçek bedeli kendileri ödeyeceklerdir. Bunun da böyle bilinmesini isterim. Biz, milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin bekası için bin yıldır bedel ödüyoruz, ödemeye devam etmekten de çekinmeyiz. Bugün bize en alçak, en sinsi, en insanlık dışı yöntemlerle saldıranlar, inanın bana bedel ödeme günü geldiğinde hayvandan daha aşağı bir konuma düşecekler ama yine de kendilerini bekleyen akıbetten kurtulamayacaklardır." Terör örgütleri ve eylemlerinin en başta gelen amaçlarından birisinin ülkenin ve toplumun gündemini, kendi kontrolleri altına almak olduğunu vurgulayan Erdoğan, kesinlikle buna izin vermeyeceklerinin altını çizdi. Erdoğan, kayıpların acısının yaşanacağını, onlara karşı sorumluluklarının yerine getirileceğine, kanlarının yerde kalmamasının sağlanacağına ve bundan da hiçkimsenin şüphesinin olmaması gerektiğine dikkati çekti. Aynı zamanda hedefleri doğrultusunda adım adım yürümeye devam edeceklerine işaret eden Erdoğan, bu vakur duruşun her şeyden önce şehitlere karşı sorumluluğun bir gereği olduğunu söyledi. Erdoğan, bu sebeple bir yandan acı yaşarken diğer yandan da 14 Mart Tıp Bayramı'nda doktorlarla bir arada bulunduklarını ifade etti. - "Doktorlarımız dünyadaki en saygın işlerden birini yapıyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı'nın hayırlara vesile olmasını diledi. Dün bazı arkadaşlarının akşam geç saatlerinde "İptal mi etsek?" diye sorduğunu, kendisinin de "Bu teröristleri mi sevindireceğiz? Biz yolumuza aynen devam edeceğiz" dediğini aktaran Erdoğan, "Ferhat Göçer'i dinleyecektik, onu bir başka zaman da dinleriz. Fakat biz, bu birlikteliğimizi bir araya gelerek sürdüreceğiz. Onları da sevindirmeyeceğiz. Yolumuza aynı kararlılıkla devam edeceğiz" diye konuştu. Erdoğan, salonda çeşitli illerden başarılı çalışmalarıyla temayüz etmiş, kendi alanlarında dünya çapında başarılara imza atmış, ayrıca Cumhurbaşkanlığı bünyesinde hizmet veren ve kendi sağlıklarını emanet ettikleri doktorların da bulunduğunu söyledi. Kendilerine çalışmaları ve hizmetleri için özellikle teşekkürlerini ileten Erdoğan, şunları kaydetti: "Doğrudan insan hayatına, insanın beden ve ruh sağlığına yönelik bir meslek olması, doktorluğu diğer işlerden farklı ve özel bir konuma oturtuyor. Sağlığınız yerindeyse taşı sıkar, suyunu çıkartır, hayatınızı da idame ettirirsiniz. Fakat sağlığınızı kaybetmişseniz tüm dünya sizin de olsa faydası yoktur. Doktorlarımız eğitimleriyle, birikimleriyle insanların şifa bulmalarına vesile olmanın mücadelesini vererek, dünyadaki en saygın işlerden birini yapıyorlar. Doktorlara ve sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanın her şeyden önce insanlığını sorgulamanın lazım geldiğine inanıyorum." - "Terör örgütünün amacına ulaşmasına meydan vermemişlerdir" Erdoğan, hekimliğin sadece insanın sağlığını değil aynı zamanda ülkenin bağımsızlığını, milletin birliği ve beraberliğini koruma konusunda çok güçlü duruş sahibi bir meslek grubu olduğunu vurguladı. Tıp Bayramı'nın aynı zamanda 1919'da İstanbul'un işgaline karşı tıbbiyeli öğrencilerin, okullarının iki kulesi arasına astıkları Türk bayrağıyla gösterdikleri direnişin de yıl dönümü olduğunu bildiren Erdoğan, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nda doktorların gösterdikleri kahramanlıklara ilişkin sayısız örneğin bulunduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yılın temmuz ayından beri ülkede yaşanan terör olaylarında bir doktor, bir sağlık memuru, bir eczacı, bir ambulans şoförü ile hastanede görevli iki memurun hayatını kaybettiği bilgisini paylaştı. Sağlık çalışanlarının hizmet kervanında olduğu gibi şehitler kervanında da en önde yerlerini aldıklarını ifade eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "O mermilerin, hava toplarının arasında ambulans şoförüyle, doktoruyla, hemşiresiyle yaralıyı almaya gidiyor. Bir taraftan da mermiler geliyor. Bu tabii her yiğidin karı değil, bu bir inanmak, bir azim, bir feda-i can etmek için yola çıkma işidir. Aynı dönemde hastanelerimize ve ambulanslarımıza yönelik tam 11 silahlı saldırı ile 16 taşlı, molotoflu, roketli saldırı düzenlendi. Yine ambulanslarımıza ve içindeki personele yönelik 16 ayrı alıkoyma hadisesi yaşandı. Sağlık ekiplerimiz 6 defa bu tür çatışmaların arasında kaldı. Özellikle Cizre Devlet Hastanemiz, tarihte eşine benzerine az rastlanır bir şekilde terör örgütünün içindeki personeline ve çalışanlarıyla özelikle hedef aldığı bir hastane durumuna gelmiştir. Çeşitli saldırılarda hastane binasına atılan roket sayısı 13. Böyle bir şey olabilir mi? Fakat bunları biz yaşadık. Bütün bunlara rağmen orada görev yapan tüm personelimiz canla başla görevlerini yerine getirmişler, terör örgütünün amacına ulaşmasına meydan vermemişlerdir." Erdoğan, o zor günlerde Cizre ve bölgedeki diğer tüm sağlık kuruluşlarında görev yapan doktorlara ve sağlık personeline şükranlarını iletti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hedefimiz 2023 yılında sağlık turizminde 20 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmaktır. Halkımızın sağlık hizmetleri konusunda her geçen yıl yükselen memnuniyet oranı doğru yolda ilerlediğimizi açıkça gösteriyor. İnşallah bu alandaki çalışmalarımızı, sağlık personelimizin memnuniyetini de yükselterek kesintisiz şekilde devam ettireceğiz. Terör örgütleri aracılığıyla bu ülkeyi, bu milleti hedeflerinden uzaklaştırabileceklerini sananlara yanıldıklarını inşallah hep birlikte göstereceğiz" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle doktorlarla akşam yemeğinde bir araya gelen Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşayan vatandaşları her alanda olduğu gibi sağlık alanında da geçtiğimiz 13 yılda çok büyük hizmetlere kavuşturduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2003-2015 yıllarında bölgede toplam yatırım tutarının eski rakamla 339 trilyon lira olan 536 adet birinci basamak sağlık tesisinin inşa edilip halkın hizmetine sunulduğuna dikkati çekerek, hastanesi olmayan Cizre'ye 250 yatak kapasiteli hastaneyi hizmete almanın kendisine nasip olduğunu ifade etti. - "Kadir kıymet bilmeyeceklerini doğrusu hiç düşünmedik" "Kadir, kıymet bilmeyeceklerini doğrusu hiç düşünmedik" diyen Recep Tayyip Erdoğan, "(Bu hastaneler teröre kurban edilmez) diye düşünüyordum, çünkü 'onların da hastaları vardır' diye düşünüyordum. Ama demek ki bunlarda böyle bir şey söz konusu değil" ifadesini kullandı. Acil sağlık istasyonu sayısını 55'ten 451'e, ambulans sayısını ise 77'den bin 52'ye yükselttiklerini vurgulayan Erdoğan, "Biz bunları yaparken terör örgütü de sağlık tesislerini molotofla yakarak, kurşunlayarak, personelimizi tehdit ederek hizmetleri engellemenin çabası içindeydi" diye konuştu. - "Bunun adı kahramanlıktır" Bölgede görev yapan sağlık personelinin son olaylar esnasında çarpıcı ve göz yaşartıcı hikayeleri bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlardan birkaç tanesine temas etmeden geçemeyeceğini belirterek, şöyle devam etti: "Eylül ayında Cizre Devlet Hastanesinin acil servisine ambulansla karın bölgesine şarapnel isabet etmiş bir güvenlik görevlisi getiriliyor. İlk müdahalenin ardından hastanın daha donanımlı bir hastaneye sevkine karar veriliyor. Hasta sedyenin üzerinde ambulansa götürülürken teröristler acil servisin önündeki polis aracına roketatar bombaları ve uzun namlulu silahlarla ateş açıyorlar. Orada bulunan herkes bu ateşten korunabilecekleri bir yere sığınmaya çalışırken, yaralıya müdahale eden doktorumuz sedyenin başından bir an olsun ayrılmıyor. Doktorumuz çatışmanın arasında kalmasına rağmen yaralıyı ambulansa yerleştirip gitmesi gereken hastaneye ulaşmasını sağlayarak, Allah razı olsun hayatını kurtarıyor. İşte bunun adı kahramanlıktır, bunun adı yiğitliktir." Erdoğan, Cizre'de sağlık çalışanlarının yaşadığı bir başka örneği şöyle anlattı: "Çatışmaların yoğun olarak yaşandığı günlerde 112 servisine çorba tenceresine düşüp yanan bir çocukla ilgili bir yardım talebi geliyor. Sağlık ekibimiz hayatlarını riske atarak, çatışmanın arasından geçip çocuğu alıyor ve hastaneye ulaştırıyor. Cizre Devlet Hastanesindeki ilk müdahalenin ardından bu evladımız ambulans helikopterle Diyarbakır'a nakledilerek hayata tutunması sağlanıyor. Aramızda Cizre Devlet Hastanesinden arkadaşlarımız da var. Onların nezdinde bölgede zor şartlarda görev yapan tüm personelimize şükranlarımı sunuyorum." Bölgedeki sağlık personelinin tek sorunun terör olmadığını, bölge coğrafyasının zorluklarının da sağlık personelinin önüne çok ciddi bir engel olarak sıkça çıktığına dikkati çeken Recep Tayyip Erdoğan, "Örneğin, Batman Sason'da doğum vakası için bir köye ulaşmaya çalışan sağlık personelimiz, heyelan sebebiyle saatler süren yoğun ve tehlikeli bir uğraşın ardından hastayı ambulansa alabilmişlerdir. Bu örnekleri saatler boyunca anlatabiliriz. İşte bütün bu olaylar bizi nereye taşıdı? Paletli ambulansa taşıdı. Dedik ki biz buralara tırmanabilmek için bizim de paletli ambulanslarımızın olması lazım ve bunları aldık. Bu tabi işimizi daha da kolay kıldı" şeklinde konuştu. Türkiye'nin bir yerinde bu tür fedakarlık örneklerinin yaşanmaya devam ettiğini belirten Erdoğan, "Burada asıl önemli olan, insanlarımıza hizmet için gece gündüz çırpınan doktorlarımızın ve diğer sağlık personelimizin kimi zaman şiddete, kimi zaman teröre maruz kalabiliyor olmasıdır. Ama şundan emin olunuz; milletimizle birlikte tüm dünya sizlerin kıymetini çok iyi biliyor" değerlendirmesinde bulundu. - "Yanıldıklarını hep birlikte göstereceğiz" Bugün Türkiye'nin, Avrupa, Orta Doğu, Asya'dan ve dünyanın her yerinden insanların şifa aramak için akın ettikleri bir ülke haline geldiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "İnşaatı devam eden şu anda şehir hastanelerimiz var, sayısı 20'yi aştı. İnşallah bunların da hayata geçmesiyle bu trafiğin daha da artacağına inanıyorum. Hedefimiz 2023 yılında sağlık turizminde 20 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmaktır. Halkımızın sağlık hizmetleri konusunda her geçen yıl yükselen memnuniyet oranı doğru yolda ilerlediğimizi açıkça gösteriyor. İnşallah bu alandaki çalışmalarımızı, sağlık personelimizin memnuniyetini de yükselterek kesintisiz şekilde devam ettireceğiz. Terör örgütleri aracılığıyla bu ülkeyi, bu milleti hedeflerinden uzaklaştırabileceklerini sananlara yanıldıklarını inşallah hep birlikte göstereceğiz." Erdoğan konuşmasını, insanlığa hizmetlerinden dolayı şükranlarını sunduğu doktorların 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlayarak tamamladı. - Yale Üniversitesi ile Sağlık Bakanlığı arasında "Kanser Gen Projesi" anlaşması imzalandı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde verdiği yemeğe, tıp dünyasında "otorite" kabul edilen hekimler de katıldı. Gecenin sunuculuğunu aynı zamanda bir hekim olan sanatçı Ferhat Göçer yaparken, Türkiye'de ilk tüm yüz nakli ve dünyada ilk rahim nakli yapan Prof. Dr. Ömer Özkan, "Altın neşter" lakaplı kalp-damar cerrahı Prof. Dr. Tayfun Aybek, Yale Üniversitesi Beyin Cerrahisi ve Genetik Dalı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Günel, Yale Üniversitesi organ nakli uzmanı Prof. Dr. Şükrü Emre, yemeğe katılan isimler oldu. Külliyedeki yemeğe, meslekte 50 yıldan fazla görev yapmış 4 doktor, sahada görev yapan aile hekimleri, GATA, mülteci kampları ve il sağlık müdürlüklerinden hekimler, 7 bölgede başarı gösteren doktorlar, Cizre Devlet Hastanesinden bir doktor ile yine bu ilçede Trabzon'dan gelerek görev yapan bir doktor da katıldı. Konuşmaların ardından Yale Üniversitesi ile Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı arasında "Kanser Gen Projesi" anlaşması da imzalandı.

Tarih: 15.03.2016 07:22
Kaynak: http://www.ajanshaber.com/cumhurbaskani-erdogan-konusuyor-haberi/340519