Kanal A'da yayınlanan Mehmet Toprak'ın sunduğu Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Bayram Zilan'ın daimi konuk olduğu 'A Politik' programına konuk olan AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu, AK Parti'deki görev değişimi ve muhalefetin bu süreçteki tavrına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
DAVAMIZ BİR MEDENİYET VE ÜMMET DAVASIDIR
Ahmet Gündoğdu, meseleye kişiler ve partiler bazında bakmaktan çok büyük resme bakmak gerektiğini vurgulayarak, ''Davamız, parti davası değil, bir medeniyet, ümmet davasıdır. Siyasi partilerde bu davaya hizmet etmek için bir araçtır.
Menderes, Özal, Erbakan, Abdülhamit Han, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi'nin ve daha bir çoğunun mücadelesi. Tarihteki bu medeniyete hizmet edenlerin tüm tecrübelerinden yararlanarak 2001 yılında AK Parti'yi kuran Recep Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan, bu partiyi kurduğunda ortaya çıkan tablo şudur. Bu dava siyasi öncülerimizin ve siyasi olmayıp medeniyet öncülerimizi kuşanmaktır.
Kuşandığımız bu mirasın teknik direktörü Erdoğan'dır. Bu teknik direktör 2007 yılında cumhurbaşkanlığı ayağına kadar gelmişken Abdullah Gül'ü tercih eden 2014 yılında ise Davutoğlu diyen Erdoğan'dır. Dava boyutuyla lider Erdoğan'dır. Takım kaptanı Ahmet Davutoğlu'ydu. Haftasonu yapılan istişareler sonucu milleti yormadan, oyalamadan, kasete gerek duymadan ve kayyum atamalarına gerek kalmadan, istişarelerle, Davutoğlu görevini bırakma kararı almıştır'' dedi.
DAVUTOĞLU'NUN ÖNÜNDE İKİ YOL VARDI...
Gündoğdu, Davutoğlu'nun partide kaos oluşturmak yerine bir dava adamı olarak doğru yolu seçtiğine vurgu yaparak, ''Davutoğlu'nun önünde iki yol vardı. Ya olağanüstü kongre kararı alıp teşkilatı yorup zorlayıp tekrar aday olacaktı. Ya da bu yolu izleyecekti. Siyaseten ortada bir başarı varsa bunun mimarı Erdoğan'dır. Alternatif başkanlık gibi manaya gelen yaklaşımlar bize zarar verdiği gibi Türkiye üzerinde emelleri olanların da iştahını kabartabiliyor. Türkiye topyekun, teröre karşı birlikte olan bir millettir.
İster Binali Yıldırım gelsin ister başkası sistemsel arızayı unutmamak lazım. Bu sistem Ahmet Necdet Sezer'e anayasa kitapçığı fırlatmıştır, Bülent Ecevite'e mukavele etme hakkı tanımıştır, Türkiye'nin bankaları batmış, istikrarsızlık boy göstermiştir ama bu sistem Recep Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu'na nefsi davranmasını sağlatamamıştır. Çünkü bunlar dava adamıdır'' şeklinde konuştu.
DEMOKRASİDE 'KAN' OLMAZ
Kılıçdaroğlu'nun her fırsatta 'kan' dökmek üzerine konuşmalar yapmasını sert bir dille eleştiren Gündoğdu, ''Birinin Kılıçdaroğlu'na 'Senin kanının değeri yok' diye haykırması lazım. Bugünlerde şehit veriyoruz. Bayrağımıza rengini veren de kandır ve peygamberlerden sonra Allah yolunda vatan için akıtılan kan olduğu için yücedir, değerlidir, kutsaldır.
Birinin Kılıçdaroğluna 'Senin kanın pozitif rh da olsa, negatif olsa, ab de olsa bir değeri yok, 5 para etmez' demesi lazım.
İkinci olarak birinin Kılıçdaroğlu'na 'Ey Kılıçdaroğlu, sistemle rejim aynı şey değildir, sistem hükümet modelidir. ABD'ye, Fransa'ya başkanlık sistemi kanla gelmemiştir. Almanya'da parlamenter sistem kanla durmuyor. Hükümet modeli nedir? Başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi, partili cumhurbaşkanlığı sistemi ve parlamenter sistem.
1927'den 1938'e Mustafa Kemal Atatürk partili cumhurbaşkanı'dır, değişmez liderdir, CHP'nin genel başkanıdır. 1938'den 1949'a kadar da İnönü değişmez liderdir, partili cumhurbaşkanıdır. Demokrat Partili bunu kullanmak isteyince kıyamet kopmuştur. O yüzden bu kadar ulu orta kanı, revanı, bu tür şeyleri demokrasiyle bağdaştırmamak lazım. Siyasetçi kandan bahsetmez, demokrasi kanla bir arada bulunmaz. Kan darbeyle bir arada bulunur. Kenan Paşa'ya mı özeniyorsun? PKK'ya mı özeniyorsun? Kime özeniyorsun? Her ikisi de doğru yol değil. Demokrasi de kan olmaz'' dedi.