AB ile imzalanan Geri Kabul Anlaşması'nın akıbeti ne olacak?
AB'nin Türkiye'ye ne kadar ihtiyacı olduğu, göçmen krizinin çözülmesinde Türkiye'nin ürettiği kapasiteyle görülmüştür. Suriye krizi ne zaman bitecek bilmiyoruz. Bittiğinde nasıl bir Suriye ile karşılaşacağız onu da bilmiyoruz. Akdeniz risk altında. Anlaşmayla birlikte biz bugün için üzerimize düşeni yaptık ve krizi kontrol altına aldık. Ekimde 7 bin kişi geçerken şubatta 2 bin kişiye düştü. Şimdi sayı 20-30'a düştü. En önemlisi mayısta kimse ölmedi. Demek ki Türkiye'nin AB ile bir konuda işbirliği bile bu kadar varoluşsal bir krizi önleyebiliyorsa burada düşünmeye ihtiyaç var. Halep'te oluşabilecek Allah korusun bir durum şimdiki kadar bir insan göçüne sebep olabilir. Kriz dinamik. Biz bunu sadece statik bir birebir anlaşmasıyla karşılayamayız. Bunu güçlendirecek yeni adımlar atmamız lazım diyoruz.
İTALYA'NIN KABUL ETTİĞİ SIĞINMACI SAYISI 64!
Türkiye'de 2,7 milyonun üzerinde Suriyeli var. Diğerleriyle birlikte 3 milyon kişi var. Peki kaç kişi anlaşma neticesinde bize iade edilmiş? 462 kişi. Biz kaç kişiyi AB'ye göndermişiz? 750 kişi. Yani hiçbirşey. Ama anlaşmanın yürürlüğe girmesi bile krizi bitirdi. Peki bu insanlar Avrupa'ya nasıl dağıtılmış? İtalya yerleştirmede 3'üncü en fazla pay alan ülke. Kaç kişi almış biliyor musunuz? 64 kişi. Bir de 3'üncü ülke. Kendileri de söylüyor. İtalyanlar bunun anormal bir durum olduğunu ifade ediyorlar. 'Biz 64 kişiyle üçüncüysek biz Türkiye'nin hiçbir yükünü paylaşmıyoruz demektir' diyorlar.
AB ÇABA SARFETMELİ
AB'nin mükellefiyetini yerine getirmek için daha çok çaba sarfetmesi lazım. Sonuçta ulaşılacak rakam neydi? 72 bin kişiden bahsediliyordu. 72 bin kişi bile 3 milyon kişi içinde hiçbir şey ifade etmezken bugün gönderilen 750 kişi için bu kadar büyük tartışmalar yapılıyor. 750 kişi için bu ülkelerde yabancı düşmanı partiler büyük yürüyüşler yapıyor. Ana akım siyasi partiler bunları idare etmek durumunda kalıyor. Bakın Türkiye 3 milyon insana bakıyor, bunlarla ilgili en küçük bir yabancı düşmanlığı tutumu yok. AB'de yazılı olan değerleri aşırı sağ unsurlar tehdit ederken Türkiye bunu büyük bir kriz bölgesinde tam olarak yaşatıyor.
SINIRLARIMIZ HEP AÇIK
Verdiğiniz rakamlar AB'nin sorumluluklarını yerine getirmediğini gösteriyor. Bu, Türkiye'yi süreci yeniden gözden geçirmeye iter mi?
Onlar da bunu soruyor, 'tekrar sınırları açacak mısınız' diye... Biz buna insani yaklaşıyoruz. Biz buradaki mükellefiyetimizde durduğumuz yerde duruyoruz. Bu anlaşma yokken de biz sınırlarımızı açtık zaten. Bir saldırıda Fransa sınırları kapattı ama biz sınırlarımızı hiç kapatmadık. Ama bunun burada kalması demek bundan sonraki krizler için mekanizma üretilememesi demektir. Burada kalırsa bundan sonraki krizlerde AB savunmasız kalır. Güven bunalımı doğar. Madem ortak akıl ürettik, onların tarafına düşen sorumluluğun da yerine gelmesi lazım.
AB Bakanı Ömer Çelik, Roma’da İtalya Dışişleri Bakanı Paolo Gentiloni (fotoğrafta), Temsilciler Meclisi AB Politikaları Komisyonu Başkanı Michele Bordo, İtalyan Cumhuriyet Senatosu Dışişleri Komisyon Başkanı Pier Ferdinando Casini ve Senato AB Politikaları Komisyonu Başkanı Vannino Chiti gibi isimlerle geldi.
PROJENİN ÂLÂSI AFAD'DIR
Türkiye'ye verileceği söylenen 3 milyar avro için ne gibi projeler istiyorlar?
Diyorum ki Yunanistan için 7 milyar avroyu serbest bıraktınız. Çok da iyi yaptınız. Fakat bunun 100 katı bir kriz sözkonusuyken hâlâ 3 milyar avroyu tartışıyorsunuz. 'Proje yapın' diyorsunuz, STK'lar üzerinden verelim. Projenin de mekanizmanın da âlâsı AFAD'dır. Doğrudan oraya vermeniz lazım. Üstelik biz 'parayı verin gerisine bakmayın' demiyoruz. Sonuna kadar denetleyin. Somali'ye gittiğimizde oradakiler BM yardımlarının kendilerine gelmediğini söylüyordu. Bende de rakamlar var, BM şu kadar yardım ediyor diye. Oradaki yetkiliye “Bu yardımlar ne oluyor” diye sordum. “Bunun yüzde 70'i personel harcamalarına yüzde 30'u da Kenya'daki aracılara gidiyor” dedi. Somali'ye gelen hiçbir şey yok. Şimdi gideceksin Avrupa'da STK bulacaksın, o proje yapacak vs…
İmza atmayız
AB, Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklik yapılmasını istiyor. Bu yapılacak mı ve tam olarak neyi kapsıyor?
Terör örgütü olmadığı halde terör örgütü adına faaliyette bulunanlara verilen cezanın terör örgütü üyesi gibi verilmesine benzer teknik meseleler. Esasen terör konusuyla ilgili net konuşuyoruz. Biz değişiklik meselesi olduğunda terörle mücadele kapasitemizin azalması gibi bir şey sözkonusu olamaz. Buna imza atamayız. Biz bir sürü reform yaptık. İnsan haklarıyla ilgili bir kaygı varsa ortada, eylem planı yürürlüğe koymuşuz ve onu güncelleyeceğiz. Yargı reformuyla ilgili düzenlemelerimiz var. İnsan hakları kurumu kurmuşuz. Elimizdeki mekanizmalar bunun için yeter. Yine de kaygı varsa tüm bu literatürün özünü oluşturan teknik mekanizma 23'üncü ve 24'üncü fasıllar. Açalım bunları ve hepsini konuşalım. Fasıl açmadan ve fasıl kapatmadan sanki AB'ye yarın üye olacakmışız gibi kriterlerin karşılanması diye bir şey yok.
Aşırı sağ Avrupa'nın düşmanı
Avrupa'da yükselişe geçen İslam düşmanlığıyla mücadele için ne gerekli?
İki tehdit var: DAEŞ tehdidi ve aşırı sağın ürettiği tehdit. Aşırı sağ Türkiye karşıtlığıyla aslında söyleyemediği başka şeyleri örtüyor. İslamofobi, yabancı düşmanlığı üretiyor ama bunun temelinde Avrupa düşmanlığı var. Avrupa'yı sevdikleri için Türkiye'yi dışarıda tutmak isteğinde değiller. Asıl dertleri, Avrupa düşmanı oldukları için Türkiye'nin girmesini engellemek.
Batasuna'yı iyi okusunlar
Özgür Gündem yayın yönetmenlerinin tutuklanmaları eleştiriliyor...
Muhataplarımıza şunu söylüyoruz: Medya özgürlüğü tamam. Ama Özgür Gündem gazetesinde çıkıp da adam 'PKK eylemliliğini artık batı şehirlerine yaymalı' diye bir şey medya özgürlüğü olamaz. Bu kabul edilemez. Batasuna'nın gerekçeli kararını okusunlar. Sadece milletvekilleri ETA'yı kınamadıkları için partiyi kapatıyor. Bir mensupları Venezuella'da ETA etkinliğine katıldığı için partiyi kapatıyor.