Bugun...


Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: Dokunulmazlık
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: Dokunulmazlık konusunda doğru olan ne ise o ortaya konulmalı Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, milletvekili dokunulmazlıkları konusundaki tartışmalara ilişkin,"Türkiye'de demokrasinin daha iyi işlemesi için doğru olan ne ise onun ortaya konulması lazım" dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: Dokunulmazlık
+ -
ANKARA Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, NTV'de gündeme ilişkin değerlendirme bulundu, soruları yanıtladı. Bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin tartışılmalar konusunda, nasıl bir yöntem izleneceği ve hangi dosyaların Meclis gündemine getirileceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, bunun parlamentonun vazifesi olduğunu söyledi. Parlamentoda her fikrin olması gerektiğini, kimsenin fikrini açıklamasına asla karşı olmayacaklarını vurgulayan Kurtulmuş, "Ama doğrudan doğruya terörün içerisinde yer alan, terörle ilişki içerisinde olan, terörü ciddi bir şekilde siyasi araç olarak kullanan kişiler hakkında da parlamento bu anlamda kendisini koruyacak bir mekanizma geliştirsin" dedi. Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda hangi kriterin ele alınacağı sorusuna Kurtulmuş, "Bu, önemli bir mesele. Ayaküstü konuşulacak, ya da 'bunu yaparsak siyaseten kazanırız, şunu yaparsak kaybederiz' gibi konuşulacak bir konu değildir. Bu, Türkiye demokrasisinin korunmasını sağlayacak olan bir iştir. Bunun için de hem Meclis grubumuzla hem parti içerisinde de hem de ilgili komisyondaki arkadaşlarla bunlar oturulur uzun uzun konuşulur. Burada Türkiye'nin hayrına olan ne ise ona karar verilir. Dolayısıyla burada hissi davranmak asla söz konusu olmaz. Türkiye'nin hayrına olacak, demokrasiyi koruyacak adımlar atılır" değerlendirmesinde bulundu. "Bu anayasayı yapmaktan kim kaçarsa bu millet onu görür" Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmaları konusunda AK Parti ve hükümetin çalışmalarına yönelik soruya cevap verirken, Türkiye'de artık daha fazla gecikmeden sivil, demokratik, katılımcı bir anayasa yazmanın siyasetin boynunun borcu olduğunu belirtti. "Daha bu tartışmanın başında, 'Benim kırmızı çizgim bu. Bu varsa var, şu olursa olmaz' derse, böyle bir müzakere olmaz zaten. Millet bir tek çizgi çekmiştir anayasa konusunda, bu 1982 anayasası Türkiye'ye artık dar geliyor" diyen Kurtulmuş, hiç kimsenin peşinen "Benim söylediğim şu konu olursa olur ya da sizin söylediğiniz şu konu olursa ben olmam" denilemeyeceğini ifade etti. Bu tutumun adının da "Anayasa kaçkınlığı" olacağını söyleyen Kurtulmuş, "Bu anayasayı yapmaktan kim kaçarsa bu millet onu görür" dedi. "Yapısal boşluk olsaydı operasyon yapılamazdı" "Terör operasyonlarına katılan askerlere yasal zırh verilmesi" şeklindeki tartışmaların hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "Son dönemde terörle mücadelede bu kadar başarılı bir sonuç alınmasının en temel nedeni, askerin, polisin, sivil otoriteyle birlikte son derece iyi koordine edilmiş bir faaliyet içinde olmasıdır. Belki son 25-30 senedir bu kadar ciddi bir koordinasyon sağlanamamıştı. Bütün operasyonların hepsi, mevcut yasalar çerçevesinde yapılmıştır ve bu operasyonların yapılmasında hiçbir yasal boşluk yoktur" yanıtını verdi. "Yasal bir hazırlık yok mu operasyona katılanlar için" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Yapısal bir boşluk olsaydı zaten bu operasyonlar yapılamazdı. Şu anda yapılan bir çalışma olmadığını ifade ediyorum. Sonuç itibarıyla alandaki çalışma koordinasyon içerisinde sürdürüldü" diye konuştu. "AYM, yetkilerinin sınırları dışında hareket etti" Kurtulmuş, "Anayasa Mahkemesinin (AYM) Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile ilgili gerekçeli kararına ilişkin hükümet tarafından gelen eleştiriler ve AYM'ye bireysel başvuruların sınırlanması yönünde hazırlık olup olmadığı" yönündeki soruya, Anayasa Mahkemesi kararları üzerinde tartışılmasının bile Türkiye'nin gerçekten bir hukuk devleti olduğunu ortaya koyan bir mesele olduğunu belirtti. Kurtulmuş, bireysel başvurunun, AYM'ye "esas hakkında bir karar verme" hakkı tanımadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Burada Anayasa Mahkemesi, keşke gerekçeli kararında esasa ilişkin hiç yorum yapmasaydı. 'Bunlar tanınmış kişilerdir, bunların tutuksuz yargılanmaları usule daha uygun olabilir' dese bunu anlarsınız. Ama esasa uygun bir mütalaa yaparsa Anayasa Mahkemesi, bu doğrudan doğruya birinci derece mahkemenin kararına müdahaledir, biz ona karşı çıkarız. Ama esas tartışmamız gereken mesele bu kadar açık bir hukuk meselesinin Türkiye'de siyasi bir tartışma konusu haline getirilmesidir. Siyasi tartışma konusu haline getirilmesine gerek yok. Anayasa Mahkemesi, burada öyle görünüyor ki yetkilerinin sınırları dışında hareket etmiştir. Bunu da eleştirmek herkesin hakkıdır. Bu anlamda herkes kendi kişisel eleştiri hakkını kullanarak buna karşı görüşlerini dile getiriyor." "Kimseden de para istemedik" AB ile yapılan sığınmacı zirvesi ve Türkiye'nin ortaya koyduğu yeni perspektife ilişkin bazı Avrupalı ülkelerdeki tepkilere değinilerek, "Türkiye, mültecilerin durumunu bir şantaj malzemesi olarak kullanmakla suçlanıyor. Ne dersiniz bu suçlamalara?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Aylan bebeğin fotoğrafı Avrupa basınında yayımlanana kadar, Avrupa basını mülteci krizi var mı, yok mu bunun bile farkında değildi. Avrupa'daki siyaset yapıcıların çoğu da bunun farkında değildi" karşılığını verdi. Türkiye'nin mülteci meselesiyle 2011'den beri ilgilendiğini, 3 milyona yakın mülteciyle karşı karşıya olduğunu ve 9 milyar doların üzeride harcama yaptığını vurgulayan Kurtulmuş, Türkiye'nin bütünüyle bir seferberlik halinde bu işi çözmeye çalıştığını bildirdi. Türkiye'ye bu konuya ilişkin topu topu 453 milyon dolar geldiğini anlatan Kurtulmuş, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Kimseden de para istemedik, kimseye de 'Aman bize 3 milyar dolar verin' demiş değiliz. Bunun bir kere tespit edilmesi lazım. Hiç kimse destek olmasa bile Türkiye, kendi imkanlarıyla bu sorunla mücadele etmeye devam edecek. Çünkü Türkiye mülteci meselesini bir insani kriz olarak görmektedir. Maalesef Avrupa ve batıdaki siyaset yapıcıların, kamuoyunu oluşturanların büyük bir kısmı ise bu meseleyi bir şark sorunu, bir doğu meselesi olarak kabul etmektedir. Temel yaklaşım farklılığımız burada." "Bu şantaj meselesi değil" Almanya'nın bu konuda yalnız kalıp kalmadığı sorulan Kurtulmuş, Almanya'nın tehlikenin boyutlarını gördüğünü, bununla ilgili liderlik aldığını ve dünya genelindeki çatışmalara, işgallere, gelir dağılımı adaletsizliklerine, açlıklara dikkati çekerek, "Kapınızı kapatsanız pencerenizden girerler" sözünü hatırlattı. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şu görüşlerini paylaştı: "Ben hatta biraz abartılı söylüyorum, Avrupa bütün sınırlarını çelikten duvarlarla örse, hatta çelikten bir gök kubbe de koysa bu mülteciler, dünyadaki bu savaşlar, çatışmalar, açlıklar, kıtlıklar devam ettiği sürece Avrupa'yı birinci derecede tehdit edecek. Bu insani bir şey. Türkiye çok etkin bir şekilde mücadele ediyor. Yasa dışı göçü artık terör suçu haline getireceğiz. Her yerde emniyet kuvvetlerimiz yasa dışı göçmen organizatörlerini yakalıyor. Bu kadar etkin bir mücadele veriyorsunuz ama bu tek başına Türkiye'nin başa çıkacağı bir şey değil. Dolayısıyla burada Merkel hakikaten kendi menfaatleri bakımından da doğru bir liderlik alıyor ve diyor ki 'Biz de Avrupa olarak bu sorunun çözümüne katkıda bulunalım.' Bu şantaj meselesi değil. Türkiye ilan etsin, desin ki 'Ben bütün kapılarımı kapattım, benden artık hiçbir kimse doğudan, güneyden gelip geçmeyecek' dese bile bu insanlar hayatta kalmak, yarım bardak temiz su, yarım dilim ekmek için batıyı zorlayacaklar."



Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/politika/basbakan-yardimcisi-kurtulmus-dokunulmazlik-konusunda-dogru-olan-ne-ise-o-ortaya-konulmali/534964

Bu haber 940 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
VİDEO GALERİ
YUKARI