Sosyal paylaşım devi Twitter’da İslam karşıtı etiketler trand topic oldu. Brüksel saldırılarından kısa süre önce Ankara ve İstanbul’da yaşanan saldırılara ise Avrupa kamuoyundan yüksek sesli tepkilerin çıkmaması, Avrupa’nın iki yüzlü ve İslam karşıtı tutumlarının göstergesi olarak değerlendirildi.  Bunun nedenleri tartışılırken kan donduran bir gelişme daha yaşandı. İngiliz yayın kuruluşu  The Independent, Twitter hesabından "Biz 'Charlie'ydik. Biz Paris olduk. Biz Brüksel'dik. Peki neden Ankara değiliz?" diye sordu. Bu yerinde ve haklı soruya Uluslararası Devcoms yazarı David Kerrison'dan gelen cevap ise kan dondurdu:  Çünkü biz Hristiyanız…

AK Parti Adana milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkan Yardımcısı Talip Küçükcan Avrupa’nın sergilediği bu tutumun nedenini Avrupa’nın kimlik krizi yaşamasına bağlıyor. Küçükcan’a göre Avrupa kendisini Hristiyan medeniyetiyle özdeşleştiriyor ve kimliğinin karşıtı olarak İslam’ı görüyor. Bu karşıtlık nedeniyle sergilediği tutum radikalizme yol açıyor. Yaşanan eylemler ise bumerang gibi Avrupalıların İslam karşıtlığını daha da arttırıyor.

AK Parti Adana milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkan Yardımcısı Talip Küçükcan Avrupa’da yükselen İslam karşıtı eğilimi AjansHaber’e değerlendirdi.

İSLAM KARŞITLIĞI ZATEN VARDI, BRÜKSEL SALDIRILARI KRİSTALLEŞTİRDİ

Hem Paris saldırısı hem de Brüksel saldırısının arkasında Ortadoğu kökenli insanların oluşu, ya da Müslüman ismini taşıyan kişilerin oluşu ki biz bu insanların ne kadar İslami pratikleri yerine getirip getirmediğini de bilmiyoruz. İslam bilgilerinin ne kadar olup olmadığını da bilmiyoruz. Tüm bu hadisiler Müslümanlar hakkındaki yargıları, kalıp yargıları olumsuz düşünceleri arttırdı. Avrupa genelinde zaten bir İslam karşıtlığı var idi. Özellikle son on yıldaki genel ve yerel seçimlere baktığımız da bütün bu ırkçı partilerin, yabancı düşmanlığı yapan partilerin yükseldiğini görmemiz mümkündü. Dolayısıyla bu Paris saldırıları, Brüksel saldırıları İslam karşıtlığını kristalize etti belirginleştirdi. Ve bu iş en fazla yabancı düşmanlığı, göçmen düşmanlığı ve Müslüman karşıtlarını güçlendirdi. Örneğin Almanya’da Almanya için Alternatif Partisi, İngiltere’de Birleşik Krallık için Bağımsızlık Partisi gittikçe yükselen bir eğilim gösteriyor.

İSLAM KARŞITLIĞININ TEMEL NEDENİ AVRUPA’NIN KİMLİK KRİZİ

Avrupa’da İslam karşıtlığının temel nedeni Avrupa’nın bir kimlik krizi içinde olmasıdır. Göçmenlerin, Müslümanların çok farklı etnik yapıların Avrupa’ya gelmesi Avrupa’da bir kimlik krizine yol açtı. Bunun ilk göstergelerinden birisi Avrupa Birliği’nin karşılaştığı riskler. Avrupa Birliği kendi içerisindeki Müslümanları dini çoğulculuğu idare edemediği için, sosyolojik ve ekonomik dışlanmışlığı önleyemediği için bir radikalizm söz konusu.

İSLAM AVRUPA KİMLİĞİNİN ÖTEKİSİ

Her kimlik bir ötekine ihtiyaç duyar. Avrupa’nın öteden beri karşıtı İslam olmuştur. Avrupa kimliğinden bahsederken bu kimliğin iç unsurları var. Bunlar Eski Yunan Medeniyeti, Roma Medeniyeti ve Yahudi – Hristiyan Medeniyeti…  Her ne kadar sekülerde olsa Avrupa,  insanların bilinçaltında kültürel kimlik olarak Hristiyan medeniyeti yer alıyor. Dolayısıyla bunun ötekisi hep İslam olagelmiştir.

PATLAMAYA HAZIR SOSYOLOJİK SIKINTILAR YAŞANIYOR

İslam’la ilgili “İslam batı değerleriyle, Avrupa değerleriyle, demokrasiyle uyumlu değildir” diyolar. Bunun nedeni İslam’ı radikalizmin, insan hakları ihlallerinin, kadın haklarının kısıtlanmasıyla özdeş olarak görmeleri. Bugün de Avrupa’daki Müslümanlar vatandaşı oldukları, doğup büyüdükleri ülkelerde öteki olarak görülüyor. Bu nedenle de kapsayıcı, topluma entegre edici, eşitlikçi bir politika izlenmediği için buralarda patlamaya hazır sosyolojik sıkıntılar yaşanıyor. Bu sıkıntıları dışarıdan ve kendi içlerindeki radikal grupların manüple etmesi sonucu Paris’teki, Brüksel’deki  barbarca eylemlere yol açıyor. Dikkat ederseniz bu iki kişi oranın vatandaşları. Bunlar Suriye’den Ürdün’den Fas’tan gitmiş değil…

MÜSLÜMANLAR TEDİRGİN

Avrupa’ya genel olarak baktığımızda İslam karşıtlığının saldırının yavaş yavaş ‘fiziki’ saldırıya da dönüştüğünü görüyoruz. İnsanlar İslam’ı eleştirebilirler. Hayat tarzlarını eleştirebilirler. Bu normaldir. Ama bu eleştirileri yüksek perdeden siyasetçiler aydınlar yapmaya başlayınca Müslümanların hedef olarak seçilmesi ve onlara yapılacak saldırılara zemin hazırlanmasına yol açabilir. Biz bunu hem Paris saldırılarından sonra hem de Brüksel’deki saldırılardan sonra gördük. Müslümanlar daha tedirgin. Çünkü fiziki olarak bunların mekanları vakıfları camileri saldırıya uğradı.

AVRUPA KENDİ EKTİĞİNİ BİÇİYOR

Müslümanların Avrupa’ya adım atmasından itibaren kalıp yargılar hep vardı. Ama bu toplumsal taban bulmuyordu. Ama zaman içerisinde Müslümanların sayılarının artması kendi kurumlarını mahallelerini kurması siyasi taleplerde bulunmaları, siyasi hayata katılmaları, insan hakları taleplerinde bulunmaları Müslümanların varlığını sorgulamaya açtı. Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra bütün dünyayla birlikte Müslümanlara yönelik kalıp yargılar Avrupa’da artış gösterdi. İslam denildiğinde akıllara Afganistan, Irak Suriye geliyor. Ama bunların nedenleri, hangi işgaller sonuç buralarda yaşanan boşluğu terör örgütlerinin doldurduğu sorgulanmıyor. Paris’teki, Brüksel’deki saldırıları asla onaylamıyoruz. Bunu en şiddetli şekilde kınıyoruz. Ama tabiri caizse batı kendi ektiğini biçiyor. Sosyolojik, ekonomik, siyasal olarak Avrupa’daki Müslümanlar dışlanmasaydı.  Onlar topluma entegre edilseydi. Orada terörizme zemin kalmazdı.

“MÜSLÜMANLAR SÜRGÜN EDİLEBİLİR”

Avrupa’daki Müslümanlar, önümüzdeki süreçte fikir özgürlüklerinin kısıtlanmasıyla karşılaşabilir. Kurumlarına yönelik engellemeler getirilebilir. Hatta vatandaşlıktan çıkarılma sınır dışı edilme gibi durumlarla karşılaşabilirler. Bu işin yasal boyutu.   İkinci olumsuz senaryo ise sosyolojik bir kırılma olması. Müslümanlara yönelik şiddet, taciz ve ayrımcılığa uğramalarıyla karşılaşabiliriz.